Comanchero çetesinin ele geçirilen lideri Hakan Ayık: ‘Facebook gangsterinin’ Avustralya’dan Türkiye’ye uzanan hikayesi
Daha sonra soyadını Reis olarak değiştiren Hakan Ayık, yıllardır Avustralya’da yarı çıplak fotoğraflarını sosyal medya hesaplarında paylaşıyordu.
Bu fotoğraflarda kaslı ve dövmeli vücudu göze çarpıyordu.
Ayık’ın yarı çıplak fotoğrafı 2 Kasım’da yeniden yayımlandı.
Ancak bu sefer fotoğrafı çeken ve yayınlayan polis haberler onların ajanslarıydı. Ayyak diz çökmüştü ve elleri bağlıydı.
Avustralya’nın en çok arananlar listesinde yer alan, Amerika Birleşik Devletleri (ABD) tarafından kırmızı bültenle aranan ve organize suç örgütünün lideri olmakla suçlanan Ayık’ın 13 yıllık firari serüveni sona erdi.
İçişleri Bakanlığı yetkilileri, Kafes adı verilen ve Ayık’ın yanı sıra onlarca kişinin yakalandığı bu operasyonla dünya çapında faaliyet gösteren Comanchero suç örgütünün çökertildiğini duyurdu.
Peki Hakan Ayık kimdir? Nasıl tüm dünyada merak konusu oldu? Bununla ilgili tezler neler? Comanchero çetesiyle nasıl bir bağlantısı var?
Tüm bunları hem Türkiye’de hem de ABD, Avustralya ve Yeni Zelanda’da kamuya açık kaynakları ve mahkeme belgelerini inceleyerek araştırdık.
Göçmen bir ailenin çocuğu olarak Sidney’de büyüdü.
Ayık, 1979 yılında Avustralya’da Türkiye göçmeni bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldi.
Sidney’in işçi sınıfı banliyölerinde büyüdü.
Avustralya medyasında yer alan haberlere göre ailesinin bazı üyelerinin uyuşturucuya bulaştığı belirtildi.
Genç yaşta yanlış eylemlere girişti. Bunları yaparken yanında bazı aile bireyleri ve bazı lise arkadaşları da vardı.
Genç yaşta zenginlik
Ayık, 2000’li yılların sonunda önemli bir servete sahip oldu ve şu anda 30’lu yaşlarına giriyor.
Avustralya basınına göre bu dönemde Sidney ve Canberra’da karaoke barları ve genelevler bulunuyordu.
Gelirinin en değerli kaynağının uyuşturucu ticareti olduğundan şüpheleniliyordu.
Bu dönemde Ayık’ın Facebook’taki paylaşımları kamuoyunun dikkatini çekmesinde etkili oldu.
Bu fotoğraflarda kaslı ve dövmeli vücudunun yanı sıra lüks arabaları, lüks kıyafetleri ve lüks saatleriyle de poz verdiği görüldü.
Hong Kong’dan Mumbai’ye kadar gezdiği yerlerden fotoğraflar da paylaşıyordu.
Bu paylaşımlarından dolayı kendisine “” denildi. FacebookKendisine “gangster” lakabı takıldı.
Uluslararası boyutlara ulaşan faaliyetler
Avustralya basınında yer alan 2008 New South Wales Eyaleti istihbarat raporlarına göre Ayık, “zeki ve yaratıcı” ve “Avustralya’daki uyuşturucu ticaretinin tarzını değiştirme eğilimindeydi.”
Yine Avustralya basınına göre Ayık, lise arkadaşlarının yasa dışı motosiklet çetesi Comanchero’da üst düzey görevlerde bulunmasının ardından, ülkede uyuşturucunun daha iyi dağıtılması amacıyla grupla işbirliği yapmaya başladı.
BBC TürkçeAynı zamanda organize suç örgütlerini de inceleyen Yeni Zelandalı araştırmacı gazeteci Jared Savage’a konuşan, Komançeroların 1960’ların sonlarında kurulmuş yasa dışı bir motosiklet çetesi olduğunu söylüyor.
Savage, grubun şiddet eylemleriyle ünlendiğini, son 20 yılda uluslararası alanda yayılarak uyuşturucu kaçakçılığı yapan önemli bir organize suç örgütüne dönüştüğünü belirtiyor.
Savage, bu grupta zamanla yükselen Duax Ngakuru’nun Ayık’ın eski bir arkadaşı olduğunu ve birlikte büyüdüklerini belirtiyor.
İddiaya göre Ayık, gemilerle kıtalararası uyuşturucu sevkiyatını organize ederken, aynı zamanda limanlarda, havalimanlarında, cezaevlerinde ve hatta güvenlik güçlerinde rüşvetlerle kendisine çalışacak kişileri ayarlamaya çalışıyordu.
Avustralyalı yetkililer bu tür durumların daha sonraki yıllarda da yaşandığını itiraf edeceklerdi.
Ayık, 2000’li yılların sonlarında milyon dolarlık eroine bulaştığı iddialarıyla güvenlik güçlerinin radarına girdi.
2010 yılı yaklaşırken Avustralya’da başlatılan Hoffman Operasyonu kapsamında çember Ayık’a doğru daraldı.
Bunun üzerine Ayık, Hong Kong gezisinden dönmemeye karar verdi.
Devam eden eroin kaçakçılığı soruşturmasında bir numaralı şüpheli olarak hakkında tutuklama emri çıkarıldı.
‘Yakala yakalayabilirsen’
Bu dönemde bir süre sosyal medya paylaşımlarını dikkat çekici bir şekilde sürdüren Ayık, hatta bir paylaşımında Avustralya polisine “Yakalayabilirseniz yakalayın” diye seslendi.
2010 yılında Kuzey Kıbrıs’ta kısa bir süre gözaltına alındı ancak kefaletle serbest bırakıldı ve ortadan kayboldu.
Avustralyalı yetkililer Ayık’ın bu ülkedeki mal varlıklarına el koydu ancak bu onu durdurmadı.
BBC TürkçeSouth Wales Eyaleti Yüksek Mahkemesi tarafından incelenerek 2016 yılında incelenen raporda, Ayık’ın geçmiş dönem harcamaları da dahil olmak üzere kaynağı açıklanamayan mal varlığının yaklaşık 3 milyon 850 bin dolar olduğu belirtildi.
İddiaya göre Ayık, Avustralya dışındayken organize suç faaliyetlerini daha uluslararası hale getirdi.
Ayık’ı ve bu grupları yıllardır takip eden Avustralyalı araştırmacı gazeteci Nick McKenzie’nin tezine göre Ayık; “2017 yılına gelindiğinde adamlarını kokain tedarik etmeleri için Kolombiya’ya göndererek, Avrupa, Asya ve Orta Doğu’daki uyuşturucu baronlarıyla bağlantılar kurarak ve Avustralya’ya gemilerle uyuşturucu göndererek imparatorluğunu genişletmişti.”
Avustralya Kriminal İstihbarat Komisyonu’na göre, Avustralya basınında yer alan haberlere göre, Ayık’ın modülü olduğu iddia edilen “Avustralya Karteli” adlı suç ağı, yasa dışı uyuşturucu sevkiyatından yılda 1 milyar dolardan fazla kazanç elde ediyordu.
Basında çıkan haberlere göre Ayık, teknolojinin suç faaliyetlerinde kullanılmasıyla da ilgileniyor ve değiştirilmiş telefon cihazlarına yüklenen şifreli uygulamaları test ediyordu.
Ancak bu merak, uluslararası suç örgütleri açısından büyük bir “felaket”e yol açtı.
ANOM: Ezkaza nasıl yüzlerce kişinin tutuklanmasına yol açtı?
Ayık, 2018 yılından itibaren çevresindeki bazı kişilerin kendisine tavsiye ettiği Anom adlı şifreli uygulamayı kullanmaya başladı ve bunu dünya çapındaki suç grupları arasında yaymaya başladı.
Tüm yazışmaların gizli olduğu düşünülüyordu.
Yıllar geçtikçe bu uygulama yaygınlaştı.
Uygulama toplamda 100’den fazla ülkede 300’e yakın suç örgütü tarafından yaklaşık 12 bin telefonda kullanıldı.
Ancak Ayık gibi bunu yayanların ve kullananların bilmediği bir şey vardı.
Ayık’a bu uygulamayı öneren aslında Amerikan Federal Soruşturma Bürosu’nun (FBI) suç örgütlerinde çalışan kişilerdi.
Mesajlar FBI tarafından an be an izlendi.
Bu uzun takibin ardından 2021 yılında uluslararası suç örgütlerine karşı 17 ülkede eş zamanlı olarak “Truva Kalkanı” adı verilen büyük bir operasyon gerçekleştirildi.
Operasyona yaklaşık 9 bin polis katıldı ve 800’e yakın kişi gözaltına alındı.
Tonlarca kokain, yüzlerce silah ve 48 milyon dolardan fazla para ele geçirildi.
ABD’deki Güney Karolina Eyalet Mahkemesi tarafından Anom’dan elde edilen bilgilere dayanılarak hazırlanmıştır ve BBC Türkçeİncelenen iddianamenin baş sanığı Hakan Ayık’tı.
Listede yer alan isimler arasında daha sonra Türkiye’de yakalanacak olan Maximilian Rivkin, Barış Tükel ve Erkan Yusuf Doğan da vardı.
Ayık, ‘Truva Harekatı’nda yakalananlar arasında değildi.
Operasyonun ardından Avustralya Federal Polis memuru Reece Kershaw, “Karşılaştığı tehditler göz önüne alındığında, bir an önce bize teslim olması onun için en iyisi olacaktır” dedi.
ABD’deki iddianamede Ayık’ın Türkiye’de yaşadığı belirtildi.
‘Türkiye’de ayık’
Aynı yıl Avustralya basınında Ayık’ın Türkiye’deki hayatıyla ilgili haberler çıktı.
Ayık’ın bu dönemde soyadını Reis olarak değiştirip Türkiye’de yaşamaya başladığı iddia edildi.
Avustralyada 60 Dakika Avustralya, YaşVe Sidney Sabah Herald’ıAdı geçen medya kuruluşları, 5 Temmuz 2021’de yayımladıkları ortak araştırma haberlerinde bu konuya ilişkin önemli argümanlara yer verdi.
Gazeteciler İstanbul’un Şişli Esentepe İlçesi’ndeki Kings Cross Otel’deydi. instagramAyık, dışarıda kar yağarken çekilen bir görüntüde, otel lobisinin dışındaki durumu cep telefonuyla kaydettiğini sayfasında detaylandırdı.
Gazeteciler, Ayık’ı bu otelde vakit geçirirken kapalı çekimle görüntüledi.
Dahası instagramBu oteli beğenen bir kozmetik kliniğinin sosyal medya sayfasında Ayık’ın yeğeninin saç ekimi yaptırdığı fotoğrafın yer aldığı ortaya çıktı.
Bu kliniğin başındaki Hollandalı kadının sosyal medya sayfalarında hem Ayık’ın hem de Daux Naguru’nun izleri ortaya çıktı.
Sonuç olarak haberlerde; “Ayık Türkiye’de yaşıyordu, Hollandalı bir kadınla evlendi ve iki çocuğu oldu, kaçak işlerini buradan yönetti, Kings Cross Otel’de vakit geçirdi, çeşitli ticari işletmeleri vardı ve biri Kemer olmak üzere şehrin lüks yerleşim bölgelerinde iki evi vardı. Ülke Zekeriyaköy’de yatırım yaptığı belirtildi.
Haberlerde Ayık’ın bazı Türk yetkililerle temas halinde olduğu da iddia edildi.
Şişli’deki otel ve Ayık’ın 2018 yılında kurduğu şirket
Avustralya medyasındaki haberlerde de Kings Cross Oteli’nin değerli bir buluşma noktası haline geldiği belirtildi.
BBC TürkçeAçık kaynaklardan elde edilen bilgilere göre otel, Apex World Turizm Otelcilik Besin Teknoloji Anonim Şirketi’ne bağlı.
Şirket 2018 yılında kuruldu.
BBC Türkçetarafından incelenen 31 Ekim 2018 tarihli Ticaret Sicili Gazetesi’nde şirketin tescil edildiği açıklandı.
Sermayesi 1 milyon TL olarak görülüyor.
Yetkilinin Hakan Ayık olduğu görülüyor. Şirketin adresi şu anki Kings Cross Otelidir.
Ayık’ın ikamet yeri Beşiktaş, İstanbul’dur.
21 Nisan 2021 tarihli Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi’nde şirkete ilişkin yapılan açıklamada, şirketin yönetim kurulu başkanının Hakan Reis ismiyle yer aldığı görülüyor.
Her iki ilanda yer alan TC kimlik numarası kısaltmaları birbiriyle örtüşmektedir.
Son şirket duyurusunda Ayık’ın İstanbul’un Eyüpsultan ilçesinde yaşadığı belirtiliyor.
Avustralya basınında tartışma olarak yer alan Kemer Country, Eyüpsultan’da bulunuyor.
Bu süreçte sadece Ayık’ın değil, Ayık’ın birlikte yasa dışı faaliyetlerde bulunduğu çok sayıda yakınının da Türkiye’ye geldiği anlaşılıyor.
BBC TürkçeYeni Zelanda’da incelenen 2021 tarihli soruşturma belgesinde Ngakuru’nun Türkiye’de yaşadığı belirtildi.
Sidney Sabah Herald’ıGeçtiğimiz günlerde gazetede yayımlanan bir haberde araştırmacı gazeteci Nick McKenzie, Ngakuru’nun Türkiye’ye inanan biri olduğunu düşündüğünü yazmıştı:
“Mayıs 2021’de Ayık’ın en yakın arkadaşı Daux Ngakuru, daha sonra Yeni Zelanda polisinin ele geçirdiği bir mesajda, ‘Avustralya Federal Polisi (organize suça karşı) savaşı kaybettiklerini ve Dux Ngakuru ve arkadaşlarının Türkiye’de olduğunu kabul etmelidir’ dedi. Çok güçlü ve etkililer, bu da onları kolluk kuvvetlerine karşı dirençli kılıyor.”
2 Kasım 2023’te Türkiye’de Ayık ve Ngakuru’ya yönelik kapsamlı bir operasyon düzenlendi.
Türkiye’deki operasyon ve soruşturma hakkında neler biliniyor?
İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya operasyon haberini açıkladı.
İlk aşamada 37 şüpheli yakalandı.
“Suç işlemek amacıyla örgüt kurma, kurulu örgüte üye olma, uluslararası uyuşturucu kaçakçılığı ve suçtan elde edilen varlıkların aklanması” suçlarından “uluslararası silahlı organize suç grubu Comanchero”ya yönelik operasyonun gerçekleştirildiği belirtildi. “.
Bakan, örgütün lideri olduğu iddia edilen Mark Douglas Buddle’ın 2022 yılında yakalanmasının ardından örgütün yönetimini Ayık ve Ngakuru’nun devraldığını belirterek, şu ifadeleri kullandı:
Yerlikaya, yakalanan isimler arasında, “Ayık’ın yanı sıra Yeni Zelanda tarafından kırmızı bültenle aranan Ngakuru, ABD tarafından kırmızı bültenle aranan Barış Tükel ve Erkan Yusuf Doğan ile Hakan Arif de var. Avustralya tarafından kırmızı bültenle aranan Tavukçu.”
Mali Kabahatleri Araştırma Komisyonu (MASAK) raporları doğrultusunda 55 şüpheliye ait yaklaşık 4,5 milyar TL değerinde mal varlığına el konulduğu açıklandı.
Bu varlıklar arasında; 22 şirkette banka hesapları, gayrimenkulleri, araçları ve hisseleri olduğu belirtildi.
Bakan Yerlikaya, 4 Kasım’da yeni bir açıklama yaparak, operasyon kapsamında aralarında Maximillian Rivkin (Cem Cansu) ve Necmi Saki’nin de bulunduğu beş şüphelinin daha yakalandığını duyurdu.
Rivkin, ABD’de iddianamede yer alan bir isimdi ve ABD ve İsveç makamları tarafından yakalanması için 5 milyon dolar ödül konmuştu.
Operasyon sırasında Rivkin’in de Türk vatandaşlığına alındığı ortaya çıktı.
İçişleri Bakanı Yerlikaya, Rivkin’e ilişkin şu bilgileri paylaştı:
“Maximilian Rivkin; Nikolaj Ankov adına düzenlenen Bulgar pasaportuyla Türk vatandaşlığına başvurduğu, Türk vatandaşı olduğu ve Cem Cansu adını aldığı belirlendi. Bu kişi hakkında derhal Türk vatandaşlığından çıkarılma işlemleri başlatıldı. Interpol’ün kırmızı bülteniyle aranan Rivkin’in Sırp asıllı İsveç vatandaşı olduğu da belirlendi.
Neden Türkiye’deydiler, Türkiye’de ne yaptılar?
Adliyeye sevk edilenlerden en az 18’i tutuklandı.
Demirören HaberlerHaber ajansından Özden Atik’in haberine göre, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın tutuklama sevk yazısının soruşturmaya ilişkin dikkat çekici ayrıntılar içerdiği görülüyor.
Yazıda, örgütün Güney Amerika ülkelerinden temin ettiği uyuşturucuların Güney Kore ve Güney Afrika yolu üzerinden Avustralya, Hong Kong ve Hollanda’ya ulaştırıldığı, 2015-2020 yılları arasında yapılan yakalamalarda 3 ton 812 kilogram uyuşturucu ele geçirildiği belirtildi. 2019 ve 2021.
Yazıda, dünya çapında 16 ülkede yürütülen FBI destekli operasyonlarda çok sayıda şüphelinin gözaltına alındığı ancak suç örgütünün önde gelen ekibinin yakalanamadığı belirtiliyor. Lider ekibin Hakan Ayık liderliğinde Türkiye’ye gelerek uyuşturucu ve kara para aklama faaliyetlerini buradan yönetmeye devam ettiği belirtiliyor.
Örgüt üyelerinin Türkiye’ye gelme nedenlerinin ise “Avustralya kolluk kuvvetlerinin kontrolünden uzak oldukları algısı, Avrupa organize suç ağlarına erişim imkanı, para taşıma kolaylığı ve para taşıma kolaylığı” olduğu belirtiliyor. yatırım veya köken yoluyla vatandaşlık kazanma olasılığı.”
Avustralya ile yapılan hukuki iş birliği sonucunda, operasyonlara ilişkin bilgilerin Türk kolluk birimlerine iletilmesinin ardından Ayık hakkında soruşturma başlatıldığı, örgütün görev yaptığı süre boyunca uluslararası uyuşturucu kaçakçılığı ve kara para aklama faaliyetlerine ilişkin bilgilerin de bulunduğu kaydedildi. Türkiye’de kaldığı Anom platformundan tespit edildi.
Ayık’ın Türkiye grubunun başında olduğu ve özellikle Orta Doğu, Asya ve Balkanlar’daki yasa dışı motosiklet çeteleri ve organize suç gruplarıyla çalıştığı iddia ediliyor.
Şüphelilerin, hatadan elde edilen gelirlerin finansal sisteme girmesini kolaylaştırmak amacıyla çeşitli branşlarda şirketler kurdukları, para transferlerini kolaylaştırmak amacıyla döviz büroları işlettikleri, sıcak para döngüsünü sağlamak için otel işlettikleri, taşınır ve taşınmaz satın aldıkları belirtildi. ve banka hesaplarında kaynağı açıklanamayan oldukça dengeli lira ve döviz mevduatları vardı. Paylaşılıyor.
BBC Türkçe,Operasyona ilişkin detaylı bilgi için Avustralya Kriminal İstihbarat Komisyonu ile temasa geçti.
Komisyon sözcüsü BBC TürkçeYargı sürecinde devam eden konular hakkında yorum yapmadıklarını ve yargı sürecinin Türk makamlarının yetki alanına girdiğini söyledi.
BBC Türkçe, operasyonla ilgili olarak Avustralya polisiyle de temasa geçerek bilgi istedi.
Bir cevap olarak BBC TürkçeAvustralya polisi sözcüsü, adresine gönderdiği açıklamada, operasyonda Emniyet Genel Müdürlüğü’ne yardım ettiklerini belirtti.
Türk yetkililere övgüde bulunan sözcü, bu operasyonun uluslararası öneme sahip organize suç zanlılarına yönelik en değerli operasyonlardan biri olduğunu söyledi.
Avustralya Federal Polis memuru Grant Nicholls, operasyonla ilgili yaptığı basın açıklamasında, yakalanan kişilerin işin “beyni” olduğunu söyleyerek, şüphelilerin dünyanın herhangi bir yerine yasa dışı uyuşturucu gönderme kabiliyetiyle küresel bir tehdit oluşturduğunu savundu.